İşine odaklanmış, modern, şehirli ve iyi eğitimli profesyonel çalışanlar olarak çoğumuzun hayatı genellikle ev ve iş arasında geçip gidiyor. Şehrin yoğun temposu içerisinde kendimize hak ettiğimiz zamanı ayıramıyoruz. Yıllar geçtikçe ise daha az yeni insan tanımaya başlıyoruz. İşimizdeki başarıyı özel hayatımıza taşımakta genellikle zorlanıyoruz. Ailemizin ve sosyal çevremizin beklentileri ise üzerimizde baskı ve stres oluşturuyor.
İşimizdeki başarının da etkisiyle hayatımızın her alanını oldukça etkili yönetiyoruz. İhtiyaç duyduğumuz zaman hangi profesyonel hizmeti nereden alabileceğimizi çok iyi biliyoruz. Örneğin, dişimiz ağrıdığında diş hekimine, arabamız arızalandığında ise servise gidiyoruz. Fakat hayatımızın en özel ilişkisini belirlemek için gitmemiz gereken yer konusunda akıl karışıklığı yaşıyoruz. Hepimiz bu süreci kendi yöntemimizle, bir şekilde şansa bırakarak veya elimizdekiyle yetinmeye çalışarak yönetmeye çalışıyoruz. Ciddi bir ilişki için gittiğimiz sosyal aktivitelerde, kullandığımız online tanışma siteleri ve mobil uygulamalarda ise aradığımızı tam olarak bulamıyoruz. Bu girişimlerimiz genellikle gizlilik ve mahremiyetten uzak olduğu için bu süreçte sosyal saygınlığımızı riske atıyoruz. Görüştüğümüz fakat sonradan kriterlerimize uygun olmadığını anladığımız kişiler sayesinde zaman, enerji ve para kaybediyoruz. Eğer bu, hayatımızda kısır bir döngüye dönüşürse de hayal kırıklıkları yaşıyor ve ciddi ilişki oluşturma yolunda inancımızı bile kaybedebiliyoruz.
Yukarıdakilere ek olarak, hayatı algılayış ve yaşayış şeklimiz de bu sürecin sonucuyla ilgili belirleyici bir rol oynuyor. Çoğumuz günümüzde, anne ve babamızın bizim yaşımızdaki haline göre daha az sorumluluk alıyoruz. İşimizi sık aralıklarla değiştirmek istiyoruz. Kariyerimizi planlamak ve ev almak gibi uzun süreli yükümlülük ve taahhütlerden kaçınıyoruz. Başarıya daha hızlı ve kısa yoldan ulaşmak istiyoruz. Bu davranış şekli hayatımızdaki iş ve özel tüm ilişkileri ele alışımızı da haliyle etkiliyor. Özel ilişkilerimizde kendimizi adamaktan sakınıyor, uzun süreli bağlılık ve sorumluluk göstermiyor, ilişkilerimizi de yiyeceklerimiz gibi maalesef hızlı tüketiyoruz.